Bilgi Notları

Sigorta Acentelerinin Güncel Sorunları Hakkında Bilgi Notu

27.2.2023

A. Belirli Sigorta Acenteleri Lehine Olağan Şartlara Göre Önemli Derecede Düşük Prim Teklifi Alma İmtiyazının Hukuki Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Sigortacılar ile -özellikle büyük ölçekli- acenteler arasındaki acentelik sözleşmesindeki hükümler çerçevesinde taahhüt edilen portföy karşılığında sigorta ettirenler için olağan miktarın oldukça altında primler teklif edilmektedir. Böylece belirli acenteler sahip oldukları imtiyaz uyarınca piyasaya düşük teklifler arz edebilmektedir. Ne var ki, bu uygulamanın gerek sigorta denetim hukuku gerekse de haksız rekabet ile rekabet hukuku açısından önemli sonuçları bulunmaktadır. Şunu belirtelim ki, bu hukuk alanlarında gündeme gelebilecek yaptırımlar aynı zamanda somut olarak akdedilen acentelik sözleşmesindeki hükümlere bağlı olacaktır. Diğer yandan, sözleşmelerin özel olarak incelemeden dahi bu hususta ortaya çıkabilecek yaptırımlardan söz etmek mümkündür ve bunları şu şekilde ana hatlarıyla açıklayabiliriz: 

Bu noktada öncelikle riziko primi (net prim) ve ticari prim (brüt prim) kavramlarına işaret etmek gerekir. Riziko primi, sigorta matematiği ve aktüerya ilkelerine göre, rizikonun gerçekleşme ihtimali ve sigorta teminatının kapsamı dikkate alınarak öngörülen ekonomik karşılığı ifade eder. Ticari prim ise, riziko primine, sigortacının işletme ve yönetim giderleri, vergi ve harçlar ile sigortacının kârının eklenmesi sonucu oluşan toplam miktardır. Aynı sigortacı, aynı sigorta ettirene ait aynı rizikolar için farklı acenteler aracılığı ile oldukça farklı prim tekliflerinde bulunmak istiyor ise, her şeyden önce riziko primini mutlaka muhafaza etmek zorundadır. Şayet riziko primi düşük ticari prim teklif edilebilmesi için diğer sigorta ettirenlere nazaran düşük tutuluyor ise, sigortacı yönetmekle yükümlü olduğu tehlike birliği içerisinde eşit işlem ilkesine aykırı davranmış olur. Ayrıca bu durum şüphesiz riziko – prim dengesini de bozmaktadır. Sigorta sözleşmeleri yoluyla sigorta ettirenlere ait rizikoların yönetilebilmesi için riziko primi karşılığında kurulan tehlike birliği sigortacının idaresi altındadır. Sigortacı bu birliği yönetirken aynı şartlar altında bulunan sigorta ettirenler arasında eşit davranmalı, prim ile riziko dengesini sürekli olarak gözetmekle yükümlüdür. Bazı sigorta ettirenler için oldukça düşük prim teklif edilmesi, onlardan alınamayan riziko priminin, haksız bir şekilde diğer sigorta ettirenlere yüklenmesi anlamına gelir. Bu durum, Sigortacılık Kanunu m. 32’de yer alan “iyiniyet kuralı”nı da açıkça ihlâl etmektedir. Zira anılan maddenin ikinci fıkrasına göre, sigortacılar sigortacılığın gereklerini göre hareket etmek ve sigortalıların menfaatlerini zedeleyecek davranışlardan kaçınmak zorundadır.  

Sigortacılar ve belirli acenteler arasındaki sigortacılık tekniğine aykırı olarak aynı sigorta ettirenler için önemli derecede farklı primler teklif edilmesi sigorta denetim hukukunun yanında özel hukuk alanında, haksız rekabet hukukunun (TTK m. 54 vd.) da ilgi alanına girmektedir. Haksız rekabet hâlinin genel tanımı TTK m. 54/2’de yer almaktadır.  Bu hükme göre haksız rekabetin ortaya çıkabilmesi için (i) ticari nitelik taşıyan bir uygulama veya davranış bulunmalı, (ii) bu uygulama veya davranış aldatıcı ya da başka bir şekilde dürüstlük kuralına aykırı olmalı ve (iii) rakipler arasındaki veya tedarikler edenler ile müşteriler arasındaki ilişkiyi etkilemelidir. Sigortacılar ve acenteler arasında yukarıda anılan uygulama bu açıdan TTK m. 54/2’de yer alan genel haksız rekabet hâlini oluşturmaktadır. Zira, sigortacılığın gereklerine aykırı olarak aynı rizikolar hakkında aynı sigorta ettirenler için önemli derecede farklı primler teklif edilmesi dürüstlük kuralına açıkça aykırıdır. Öte yandan söz konusu davranış, TTK m. 55/1, b. (e)’de yer alan iş koşullarına uyulmamasına dair özel haksız rekabet hâlini de oluşturmaktadır. Bu hükme göre, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında ya da çevrede olağan olan iş şartlarına aykırı davranılması haksız rekabet niteliğindedir. Sigortacıların yönettikleri tehlike birliği uyarınca her bir sigorta ettirenden gerekli riziko priminin tamamını almaları onlar için sigortacılığın niteliklerinden kaynaklanan vazgeçilmez bir iş koşuludur. Buna uyulmaması anılan hüküm çerçevesinde özel bir haksız rekabet hâline vücut vermektedir.   

Sigortacı ve belirli acenteler arasındaki düşük prim teklif edilmesine sebep olan uygulama sigorta aracıları piyasasındaki rekabeti de bozmaktadır. Bu durum yeni acentelerin piyasaya girmesini engellemekte veya mevcut acentelerin, düşük teklif alabilme imtiyazına sahip acentelere karşı rekabet gücünü büsbütün ortadan kaldırmaktadır. Sigorta aracıları piyasasındaki rekabet düzenini bozan bu davranışlar 4054 s. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesine aykırıdır. “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Karar” başlığını taşıyan bu maddenin birinci fıkrasına göre,   

“Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır”. 

RKHK m. 4’ün 2’inci fıkrasında rekabete aykırı davranışlar örnek olarak sayılmıştır. Sigortacı ve acenteler arasındaki düşük prim teklifine dayanan uygulama açısından RKHK m. 4/2, b. (e)’de yer alan şu yasaklanmış eylem önem taşımaktadır: “Münhasır bayilik hariç olmak üzere, eşit hak, yükümlülük ve edimler için eşit durumdaki kişilere farklı şartların uygulanması”.  

Sonuç olarak: Belirli sigorta acenteleri lehine, olağan şartlara nazaran önemli derecede düşük prim teklifinde bulunma imtiyazı tanınması, sigorta denetim hukuku açısından hukuka aykırı bir eylem teşkil ettiği gibi bu uygulama, TTK m. 54/2, 55/1, b. (e)’ye göre haksız rekabet hâlini oluşturmaktadır ve ayrıca RKHK m. 4’te yasaklanan rekabeti bozucu bir anlaşma niteliğini taşımaktadır.  

B. Çevrimiçi Brokerlerin Aracılık Faaliyetlerinin Broker Ruhsatından Kaynaklanan Yetkilerin Sınırları Açısından Değerlendirilmesi 

Broker ruhsatı alarak internet ortamında faaliyette bulunan ve kısaca “çevrimiçi broker” olarak anacağımız bazı teşebbüsler, sahip oldukları yetkilerin ötesine geçerek sigorta acenteliğine özgü faaliyetlerde bulunmaktadır. Brokerlerin sigorta ettirenlerin temsilcisi olarak bütün sigorta şirketlerine karşı eşit şekilde faaliyette bulunması gerekirken, çevrimiçi brokerler, fiili olarak sigorta şirketlerinin temsilcisiymiş gibi hareket etmektedir. Çevrimiçi işletme modelleri brokerlikten ziyade sigorta acenteliği üzerine kurulmuştur. Özellikle poliçe satın alma aşamasındaki çevrimiçi brokerin kendisi için onaylanmasını istediği bilgilendirme formları incelendiğinde, brokerin, sigorta şirketinin menfaatlerini korumak için hareket ettiği ve bu hususta sigorta ettirenlerden taahhüt talep ettiği anlaşılmaktadır. Oysa ki, brokerin, sigortacı şirketlerinin değil, müvekkili konumundaki sigorta ettirenin menfaatlerini koruması gerekir (bkz. Mehmet Özdamar, Sigorta Brokeri ve Hukuki Niteliği, AÜHFD 2008, s. 535). Diğer yandan, uygulamada sigorta brokerliği üzerinden acentelik işlevlerinin yerine getirilmesinde “Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği” hükümleri de dayanak (= “Broker Yönetmeliği”) yapılmaktadır. Broker Yönetmeliği’nde prim tahsilatı ve iadesinden başlayarak, brokerin sigorta şirketinin temsilcisi olarak gören hükümleri 5684 s. Kanun’a aykırılık taşımaktadır.  



Etiketler: Sigorta acenteleri

Verba volant, scripta manent.


İletişim

2023 Rubicon Legal - Tüm hakları saklıdır.